27 Ağustos 2008 Çarşamba

yalnız bir hafta sonu




yazıya başlamadan dipnot: Başlığa aldanıp acıklı şeyler yazdığımı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz :P

Bu hafta sonu turist olmaya karar verdim çıktım evden öğlen sıcağını atmış İstanbula free takılayım dedim bu hafta sonu taktım çantamı koluma geçirdim boynuma fotograf makinemi sultanahmedin yolunu tuttum. hava harika ben harika e daha ne isterim demi :)


Çok şükür otobüs derdi çekmiyorum buralarda metro başucumda rahatlığına doyum olmuyor. geçiveriyorsun hemencik Aksaraya. tranvay da öyle.... iniverdim çemberlitaşta sanki ilk kez geziyormuşum gibi başladım dolanmaya...




Sakin keşifçi adımlarlar Sultanahmede yürüdüm... güzel bir kalabalığı söz konusu... tabii Ramazanın gelecek olması da bunu tetikliyor. derin nefesler ala ala yürüyorum sakin tavırlarla gülümsüyorum kendi kendime elimde fotograf makinesi ne var ne yoksa çekmeye çalışıyorum mutluluk keşvetmeye çalışıp , yalnızlığın tadını çıkarıyorum... turist edası ile gezdiğim ama tipimin de tipik türklere benzemesi çevredeki insanların dikkatini çekse de deli divane dolaştım durdum :)) (çakma turist)

(yılanlı sütun)

(dikili taş ve yılanlı sütun)

(Dikilitaştaki figürler)




Ayasofyaya el salladım Sultanahmet camiine girdim. 'yıllar önce ortaokul yıllarımda bir kitap okumuştum yazarını hatırlayamadım şimdi. orada Sultanahmet camii inşaa edilirken Ayasofyanın çok kıskandığını yazıyordu :) güzel bir kitaptı adı neydi yahuuu!'


(iç avludan bir görüntü)


(kitap fuarı henüz açılmamış)





(Sultan I. Ahmed Türbesi)


Bir süre Sultanahmet camiinin iç avlusunda dinlendim etrafın kalabalıklığına rağmen sessizliği dinledim kubbeye hiç bu kadar dikkatli incelememiştim... eee insanın hep etrafında olan birşey insanın dikkatini çekmezmiş yaa demek ki turist edası ile gezmek işe yarıyormuş :) bir de insanın yanında turistler olunca daha bir havaya giriyor...


(türk ocağında paşaların birinin mezarının gölgesine mıyışan kedicik )

gezdim gezdim gezdim gezdimmmm sonra bir çay molası ve dinlenmek için Türk ocağında demir attım... çayın lezzeti birde leyla ile mecnunun hikayesi girince araya hepten günün ipini koparmış bulundum... ( yalnızlıkta bile romantiğim yaaa :P )
Uzunca bir süre oturdum. Esen rüzgarı ve ardından gelen yaprakların hışırtsını dinledim.. çayımı höpürdeterek içtim hikayenin damar bölümlerinden geçtim.. ve anladım ki Leyla olmak Mecnun olmaktan daha zor imiş....

günü bitirirken ben işi abartıp aksaray yolunu tabanvaya emanet edip, hızını alamayıp metroyu da es geçecekken, artık sakatlıktan daha çıkmamış olan ayak bileğime acıyıp gunu bitirmeye karar verdim :)))

(çemberlitaş safran'nın kopmuş hali :))) oh oh yandan bende atlayacaktım ama neyyyse dedimmm:P )


bu da yorumsuz canım memleket insanım benimmm :))))

tugba

22 Ağustos 2008 Cuma

dipnot edasında



dizilerin yada filmlerin hayatlarımızdaki yerini irdeledim bu akşam. aslında aniden aklıma geldi..ne kadar da hayattn...ya istediğimizi bize veriyorlar yada bam telimizi çok iyi biliyorlar. hissetmek istediğimiz duyguları biraz abartarak verselerde istediğimizi alıyoruz hepsinden biraz biraz...

I. Seneryo;
esas kız ile çocuk birbirini sevmektedir. bir olay olur ve ayrılmak zorunda kalırlar. genelde bu olaylar seven 2. kadın veya erkek düzenler. esas kız hamiledir hamile olduğunu söylemez başka biri ile evlenir o eş ile yıllarca dost olurlar. ama yıllar sonra esas kız ve erkek yine karşılaşırlar bilen biri danamayıp ona çocuğu olduğunu söyler herşey değişir ve mutu son....

II. Senaryo;
esas kız ile çocuk zorla evlenirler birbirlerinden nefret ederler. esas erkeğin bir sevdiği vardır ya ölmüştür ya da ayrılmışlardır. tam birbirlerine alışmış iken sevmeye başlarken ya o kız ölülükten dirlir ya da sevgisi bir anda hortlar olaylar karışır bir çocuk bile çıkabilir ortaya ama ne olursa olsun AŞK yine kazanır...

III. Senaryo IV. Senaryo diye devam eder. aslında deyinmek istediğim; ne olursa olsun hep aynı konularda olsa aşkı izlemeye ihtiyacımız var onu tekrar tekrar beynimizde yaşamaya ihtiyacımız var. yüreğimizi ısıtmaya ihtiacımız var. nasıl olursa olsun Romantik komedi filmlerini seviyorum sonunu bilsem de... dizileri de seviyorum içinde aşk var ise.... onları izlerken bol sümüklü ağlamayı da seviyorum...

Ve son gözdem trt de akşam üzeri yayınlanan düşlerimin prensi adlı 24 bölümlük harika bir dizi. komik bir adı var romantik komedi tarzında koreliler çevirmiş... tavsiye ederim...
tugba

20 Ağustos 2008 Çarşamba

GELİBOLU 2









hamzakoy sahilinden görüntüler



burası bayraklı baba.



düğün bitince ertesi günün akşamı mangalımızla birlikte kendimizi hamzakoy sahiline attık. çocuklar eğlendi ben köpeklerden kaçtım :))) ( bu arada kendimi bildim bileli köpekleden acayip tırsıyorum daha korkumu yendirecek bir baba yiğit çıkmadı. kim varsa önümde çekiştiriyorum. )

akşam hamzakoy sahilinden dönerken.


Elif Berra nın salıncak keyfi.

Güzel bir akşamdı. mangalımızı yaptıktan sonra bir ev molası verip direkt gelibolu merkezdeki sahile attık kendimizi. biraz yürüyüş yaptık. çocukları salıncağa bindirdik. biz kendimiz çarpışan arabalarda boy gösterdik. bende şimdi yeni şöfer olacam yaa cakas ata ata çarptım millete :)))) annem bizi fotograflarda yakalayamadı tek rakibim THY kahretsin :))))))))) öyle yorulmuşuzki eve kendimizi zor attık tabii ben gene sokaklardaki köpeklerden kaça kaça geldim. sanki herkesi es geçip köpek gelecek beni ısıracak. maşallah büyüdüm ben kocaman kız oldum :P ama korkuyorum işte ne yapayım. Piri reisin heykeli mevcut. piri reis geliboluluymuş. bir de merkezde müzesi bulunmakta. ama girmek nasip olmadı inşaallah bir dahaki sefere.

merkez sahildeki parkta olan piri reis heykeli.




mis gibi çipuralar.

aslında niyetimiz çok kalmadan gitmekti ama sagolsunlar öyle ısrar ettilerki bir de balık yiyin öyle gidin diyince kıramadık. hele bir de işin ucunda çipura varsa gitmek olur mu hiççç :))
ertesi akşam üzeri bu sefer bahçemizde cız bız balık olayına giriştik. tabii bana gene rahat yok bu sefer kediler başıma bela oldu balığın kokusunu alan geliyor alan geliyor :) ben arada kovalıyorum tırsa tırsa şey kem küm onlardan da tırsıyorum da söylemesi ayıp :PP (ne biçim kızım yaaaaa) millet benimle dalga geçiyor. kovalama gene gelecek diyorlar kimse istifini bozmuyor. o akşam düğün cdlerini izleyip birbirimize güldük. güzel anılar olarak ölümsüzleştirdik anlarımızı. yaşlandığımızda izleyince bir tebessüm alacak yüzümüzü...
öğlen otobüsümüze bindik. istanbul yolunu tuttuk. sarozda deniz bir harikaydı içimi geçire geçire istanbul yolunu tuttum ... maalesef denize giremedim... ama o güzelllikleride görmek güzeldi... istanbulu çoook özlemişim... umarım bu şehirde yaşlanırım... bu şehirde ölürüm...

ve oradan buradan;

- bu hafta cumartesi ehliyet sınavım var. pazartesi de sürüş derslerine başlıyorum.
- Ablam umreden geldi Berrayı annesine teslim ettik sağ sağlim.

- havuzu bu aralar boşladım özledim ama gene devam etmeli.

- İstanbulu da bir bogazdan kolaçan etmeli özlemiştir o da beni.

- kahvaltı adetim yoktur. sabahları kahvaltı yapmam. ya bir fincan sütlü nescafe içerim yada çay vars çay böylelikle şekerimi dengelemiş olurum. öğlenden sonraya kadar da tık olmaz. aslında iyi bir adet değil mesela erkek kardeşim bu konuda bayagı şikayetçi.

- ehü ehüüü af geliyormuş afff yıllardır bekliyorum yahuuuu.

çok konuştum gene aslında bir kaç tane de dugusal mısra döktürü verem dedim ama...
aslında lisede yazdığım 2lik geldi aklıma duramıcam dökülecek dilimin ucunda istesemde istemesemde...

Bir tufan-ı seldirki kalbimdeki yara
Kalbi nalanımı zehirledi de gitti

tugba :)

19 Ağustos 2008 Salı

GELİBOLU 1







Bir haftalık bir tatil yapıp çok şükür evime dönebildim. harika bir sünnet düğününe şahit oldum. gelibolunun mahallelerinde gezdim dolaştım. İstanbulu çok çok ama çok özledim. burasız yaşanmıyor.... ama acayip sıcak hele bugün baygınlık geçirecektim az daha...

güzel vakit geçirdim düğün dolayısı ile gittiğim için düğün evinde mesken tuttuk. harika adetler yaşadım çok eylendim. bol bol resimler çektim sizlerinde bu güzel adetleri görmenizi istedim.
oralarda sünnet çocugunun tıbbı işlemi bir kaç hafta öncesinden yada bir yıl öncesinden yaptırılırmış. düğün 2 gün sürüyor. birinci günü davullu, zurnlı, piyanistli kına gecesi adı altında sünnet düğünü oluyor resimlerini koydum. düğün ev önlerinde oluyor. tüm mahalle attırıveriyor göbecikleri. sonra davul zurna geliyor ve gençler ortaya geçiyor bir çiftetellide onlar attırıveriyor. gece 1 e kadar bu eylence devam ediyor. 2. gün şerbet gezmesi denilen bir adet var. sünnet çocuğu ata bindiriliyor davul zurna önde sünnet çocuğu arkada. düğünde eş dost haber veriyor bize şerbete gelin diye. haber verilen yerlere davul zurna güle oynaya gidiliyor. çocuğa bir bardak içerisinde tatlı bir içecek ikram ediliyor. sünnet çocuğu şerbeti içiyor. bardağı atın üstünden fırlatıyor bardağı kırıyor. sonra o evin önünde başlanıyor çiftetelli oynamaya. takılar takılıyor. ve böylece tüm gelibolu sokaklarını arşınlamış bulunuyoruz. ikindide de sünnet mevlidi okunuyor. ikramlar yapılıyor.
çok eğlendim.. kaldığımız vakitçe her akşam bir sokakta düğün var çok şenlikliydi. mahalleye bir bakarsınız kırmızı jelatinlerle bezenmiş baklavalar geçiyor davul zurna ile bir bakarız gelin almaya gidiliyor yada sünnet çocuğu geziyor şerbete... biz büyük şehirde bu tarz adetleri unuttuk. ne de iyi oldu. içimiz ısındı.
tugba

11 Ağustos 2008 Pazartesi

bir haftalık kaçış


Bir haftalık kaçış yapıyorum. şu an bavullarımı hınça hınç doldurmak üzere kıyafet seçiyorum. ne olur ne olmaz gezisi var, düğünü var, kınası var her kıyafetten almak lazım yanıbaşımıza.
size gelibolulu olduğumu söylemiş miydim. bu bir haftalık kaçışda geliboluya gideceğim. yalova seyehatim bu sıralar roterde. aslında benim şecerem bayağı bir karşık göçmen desek bana kısaca olmaz mı :))

Bu hafta sonu araba talimi yaptık. depotizitoyu gezdik. bardakta haşlanmış mısırların közde olanı çıkmış şiddetle tavsiye derim. sonra oyuncakçıları gezdik. nişanlım oyuncak delisi oldu :)) kayın validem fındıkta olduğu için görümcemle şöyle bir ev toplama temizlik işine giriştik ben yemek yaptım o evi temizledi. hayatımda ilk kez bir balığa dokunup pişirme olayına girdim. tuuu koskoca kızz balık pişirmesini bilmiyor demeyin annem bakar o işlere :) somon pişirdim harika da oldu kahretsin ne güzelde pişirirmişim. aldığımız balıkçı somunu tereyağ ile kızartmamızı söyledi. yanına da ekledi yemede yanında yat abi. nişanlımın cevabı; yok ben yatmam yerim oldu :) öldüm gülmekten. evdende internetten tariflere bakınca biraz tereyağ biraz sıvı yağ ile kızartılacağını sabitlemiş olduk. yanına bol soğanlı salata. birde çorba yemede yanında yat :))))

tuğba

2 Ağustos 2008 Cumartesi

hafta sonuna girerken


Dün yani 31 Temmuz erkek kardeşimin doğum günü idi. Akşam için bir adet pasta yapmam gerekiyordu. Aslında benim düşüncem; çilek kaplamalı, meyveli, yoğurtlu hafif bir pasta yapmaktı. Yalnız erkek kardeşim meyveli ve çok karışık pastalardan hiç hoşlanmaz. Ona verin bitter çikolatayı bir ömür geçirsin. Bu yüzden benim için en iyi kaynak Anne Wıllanın çikolatalı tatlılar ve pastalar kitabı idi. Karıştırdım karıştırdım en bol çikolatalı tarifi olan parça çikolatalı kek tarifini pasta niyetine akşam ev ahalisinin önüne sunmak olduğunu düşündüm. 20 cm lik kalıbım yoktu bu yüzden kekim yüksek olmadı ama harika bir tadı olduğu kesindi.

Erkek kardeşim bayıldı. Önemli olan da buydu (oleyyyyy)

Keki Elif Bera ile birlikte yaptık. Yumurtaları o çırptı. Kekin kaplamasını ben kaplarken o da tadına baktı( parladı :) ). Kekin resmini çekti. Olmadı kendisi çekildi. Acayip fotograf meraklısı fotograf makinasını eline geçiri geçirmez ne var ne yoksa büyük bir ciidiyetle çekmeye başıyor ortalıyor ayarlamalar yapıyor bir göreseniz ynı profösyoneller gibi :)))

İstanbul’da havalar harika yağmur yağdığından beri çok sıcaklığı yok. Esiyor. Tam gezmelik bir hava. Acaba bu hafta sonu İstanbula nerelerden baksak???? İyi hafta sonları geçirmenizi diliyorum….

tuğba
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...