29 Aralık 2008 Pazartesi

KARLAR DÜŞER...




harika bir kar yağıyor İstanbulda şimdiden bütün mahalle doldu. çocuklar kar topu oynunu çoktan oynadı bilem. ne de çok beklediler oysa bu yılların oyununu oynamayı. ama sanırım şimdilik birazcık da olsa emellerine ulaştılar... büyük bir ihtimal yataklarına yatmışlar; yarın daha da çok kar yağması için dua ediyorlardır.

Oysa ben hala emniyet işini halledemedim. off çok kalabalıktı bugün gerisin geriye dönmek zorunda kaldım. yarın en son çarşamba günü halletmem lazımmm. sağolsun öyle ters yerde ki emniyet arabasız kesinlikle gidilemiyor. bugün kursu ektim sanırım yarında gidemeyeceğim sınavda var ama hoca ile görüşmem gerek...

hafta sonumu ablamda geçirdim. bol bol tembellik yaptık, miskin miskin oturduk, gece geç yatıp sabah geç kalktık. o kadar tembeldik ki her zaman yaptığımız özentili yemeklerden yapmadık. ne bulduysak atıştırdık. çekirdek çıtlattık. bir gece sabahladım bütün dizi tekrarlarını izledim.



büyük market gezintisine çıktık bu gezi sonucu harika bardaklar aldım. yani bol bol sefil bir kaç gün geçirdik ohhh canıma minnet arada böyle miskinlik çok işe yarıyor.




Mamma Mia; hafta sonu dvd de izlediğimiz filmlerden biri. çok güzel bir müzikaldi. oyunculuklar harikaydı mekan müthişti.bunun dışında tv de yayınlanan bir çok filmi de izledim tabii. bratz ve iki aile gibi...




hatta öyle miskindim ki farkında olmadan yalnış terliklele gezmişim bir süre :))) farkedince çok güldüm kendime yaaa




çokca sütlü türk kahvesi keyfi yapıldı... yemek sonrası, gece aralarda ve boş zamanlarda...



berra ile resimler yaptık... 4 yaşının içerisinde olmasına karşın çizimi çok düzeldi. sağdaki babasına yaptığı özel kart içinde kendince yazılar mevcut. süpriz yaptı guya. soldakini de beraber yaptık. ben başka kağıda çizip ona nasıl yapılacağını gösterdim o da kendince yorumlar katıp çiziktiriverdi.

ve pazartesi sabahı erkenden kalkıldı 6.30 da çıkılacağına 7 de çıkıldı ve saat 10 da evimize ulaşabildik. yarım saat bizim 3 saatimize mal oldu.

tuğba...

25 Aralık 2008 Perşembe

bir iki üç tıp

ebru gündeşin bu yılki albümü gene ve gene süper.. hele ki Evlenir miydik? harika..bazı şarkılar vardır ki nostalji olarak bende kalır. gülben ergen yalnızlık, gece yolcularından bir kaç eser, seksendörtün çıkış parçası, mariah carey my all... gibi...

dün ki bakım harika geçti.kendimi kuş gibi hafif hissettim. oh dünya varmış dedim. o kadar çok oyalanmışım ki gezemedim bakırköy de. oysa bir kaç dükkan gezmeliydim. özellikle huzura girmeyi istiyordum ama nasip başka güne kaldi.

bugün okul işlemlerimi tamamladım. çok sıra olacağını düşünüyordum ama çok şükür ki yanılmışım.ohh içimden bir yük kalktı.. haftaya da şu yılan hikayesi olan ehliyetimin peşine koşacağım. ehliyetsiz kimse bana araba vermiyor yahuuu...

bu aralar ben ben ve ben üçümüz kız kıza takılıyoruz. bu bir süre böyle devam edeceğe benziyor. feministlik hormonlarım patlak verdi.

24 Aralık 2008 Çarşamba

belli belirsiz




pek fazla tadım yok...
tadım olmayınca da ya kendimi deliliğe vurup bir yerlere atarım yada kendi mağrama çekilip olan biten bitene kadar orada sıgınak hayatı yaşarım. e biraz biraz olgunlaşıp büyüdüğünü anlayınca ve hayat da sana yüklerini yükleyince delik yapıp gecenin bir yarısı beşiktaş sahiline kaçamıyorsun. veya hut atmıyorsun kendini taksime, oradan bir sokakğa dalıp tophaneye vurmuyorsun kendini gayet sakin sıgınak hayatı yaşıyorsun. ya da bu görevi kendime ben biçtim hayatın bana verdiği roller gibi bende kendime bir rol yazdım onu yaşıyorum. Kendime ait görevleri yapıyorum, sonra doğru sığınak hayatı. aslında kimse anlamaz azıcık da asabi olmasam...

neyse efendim okul işleri ile uğraşıyorum af çıktı ya af ile döneceğim inşaallah. en azından bir ucundan tuttuğum mesleğin arkasından gidebilirim artık. diploma bazı şeylerde bilgiden önce geliyor maalesef.




pazartesi günü bir hasta ziyaretine giderken ailecek güzel saatler geçirdik. uzun zamandır böyle birlikte biryerlere çıkmamıştık. sarıyerden koyverdik sahile kendimizi bebek hisar derken bir de arnavutköyde branç patlattık. hava sahilde yürümeye pek elverişli değildi maalesef çok güzel bir yağmur yağıyordu. bizde kendimizi araba ile gezdirdik. vurduk öyle saihil boyu eyüpe kadar transit sahil keyfi yaptık...


bu arada birde volkan adlı sufleye tıpatıp benzeyen bir tatlı yedimki yanında dondurmalı off Allahımmm içinden şelale kimi çikolat akıyorrr harikaydı... baksanıza bitince aklıma geldi resmini çekmek :)))

yarın ben, ben ve ben kız kıza kendimize bakım işlemi uygulayacağız. biraz moral deplamamız gerek randövüyüde ne güzel bir zamana almışım çok makbule geçecek. şöyle cildimin pencerelerini havlandırayım ohh ferah ferah. aslında evde de bir çay var ama ben akşamdan mutfak işini hallettim, anneme bırakıp kaçacağım heheheh.. artık oradanda kız kıza mağaza dolaşırız :)

Siyah Süt'ü okuyorum. içine tam ala ala değil sindirik okunuyor. içinden alınabilecek çok şey olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. hele tolstoyun eşi Ay hanıma takılmış pozisyondayım. yazar bazı şeyleri çok dolandırmış sanki yada bana öyle geldi...

tugba

15 Aralık 2008 Pazartesi

TATİL SONRASI...

tatile bir girdik pir girdik... ve sonuçta bitti geçti gitti.
bugün yollar pek bir fenaydı. herkesin elinde bir tekerlekli bavul kimi gidiyor kimi geliyor kimi karışıyor ooo çok hareketliydi istanbul...

bayram da çok şükür çok iyi geçti. misafirler geldi gitti Allah eksiklerini aratmasın. hatta bu bayram iki taraf ziyaretlerini de çok çabuk bitirdik hayretler içerisindeyim. hoş bir günde gezince tatlı komasına girmiş kadar oluyorsun ama... bu yıl bizim mönüde iki tatlı ve birde tuzlu vardı. zeytinyağlı sarma, sütlü tatlı ve şeker pare.

eskiden tatlının yanında dengelesin diye ayran ikram edilirmiş. duyunca çok şaşırmıştım ama ben tatlıyla ayran içmesini severim. mevlivlerde falan olurya tulumba tatlısı dağıtılır tavuklu pilavın ardından. ben o tulumbayla ayranı içerim mesela. bizim buralardaki mevlitlerde artık tuvuklu pilav yerine bilmem kaç kişiye çıkacak börek çörek tatlı salata verilir. tavuklu pilav yapana da tembel işi denir ee biz trakyalıyız hizmet isteriz.


bu arada tatilde birkaç filim ve bir kitap bitirdim.

cezmi ersöz Kendi kendine konuşmaktır aşk; kitabı beklediğimden daha düşük buldum yada benim beklentilerim daha fazlaydı. daha duygusal olabilirdi.bedenen duygular daha öndeydi yada bana öyle geldi.

bu arada izlediğim filmlerin arasında;
kötü para
(bunun resmini bulamadım) çok güzel bir filmdi bir grup bayanın amerikan eski paralarının yok edilidği genel bankada çalışmaktalar. ve bu paraları yok etmek yerine onların bir kısmını çalarak ve yakalansalar bile ispat edilemedikleri için aklandıklarını anlatıyordu.hareketli ve güzel bir filmdi.



mummy3
bu film iki serinin en kötüsüydü. jet lee bile kurtaramamış filmi.



şamar oğlanı
çok güzel bir aile filmiydi.


pazar günahları.




ve bugünde nişanlımla beraber güzel bir günden sonra izlediğimiz Arog...
goradan daha iyiydi. ara ara fim de durgunluk yaşansa da espirileri güzeldi. ben beğendim.
tugba

6 Aralık 2008 Cumartesi

hamarat abidesi! minik eller ve bayram...

ellerim nasırlaştı galiba oysaki bayram temizliğinin derinlerine bir kaç saat evvel başladım. evin salon, oturma odası ve holünü halı yıkama makinası ile şöyyle bir geçiverdim yarına iki yatak odası ve bir hol daha kaldı ama ölüyorum yahu annem beni ne narin yetiştirmiş hemen bitik duruma düştüm. hoş o koca makineyi kullanmak da öyle kolay değil ama... çok işim var daha perdeler ütülenecek tugba kalk daha birrr sürü ütü seni bekliyor...

geçen gün anneme ayıp olmasın diye kendi küçük tek kanatlı olan camımı bir sileyim dedim. ehh 25e geldik yaaaa... kolum her yere yetişti ama yükseklerdeki bir kaç bölüme yetişemeyince bir cesaretle oturdum cama yogg olmuyor korktum. Şöyle azıcık cama çıkayım dedim yoğğ olmuyor dizlerim titriyor zar zor uzun bir uğraştan sonra camımı tertemiz yaptım (bu bölümü umarım kayınvalidem okumaz :P )



maşaallah subhanallah

ailemize minicik bir melek daha katıldı. ....... Yasir birinci ismi henüz belli değil...
o kadar şirin birşeyki insanın yiyesi geliyor. bugün uyanır uyanmaz ev almış başını giderken biz hastaneye koşuştuk. kuzenimin eşinin daha doğuma günleri varken misafirimizin bayramı göresi gelmiş sanırım duramadı. çok zordu.. şöyle bir kere daha düşündüm anne olmak gerçekten çok zormuş... doğumda anlıyorlar galiba anenelerinin kıymetini yeni anne adayları.. çıkar çıkmaz hehh kızım bakk anne olmak ne kadar zormuş demii diye laflar duydum da :))

bayramda buralardayım anenmler Giresuna gideceklerdi fekat siz olmadan gitmeyiz diyince bizde gitmeye yanaşmayınca gitmediler. bu bayram ailecek evdeyiz... tabii bayramın ilk günü ablamları Edirneye yolayacağız...

Herkesin Kurban Bayramını kutluyorum... hepimiz için hakkımızda hayırlısını nasip etsin mevlam...
çok iş var daha tatlı yapmadım yaaa...
ikramlıklar, yimekler...
bir iki üç başlaaaaaa...
tugba

1 Aralık 2008 Pazartesi

dımtıs dımtıs dımtıs

Avrupa yakasının yeni taze halası dilber halaya bayılıyorum. Bazen onu izlemek için havuza gitmediğim bile oluyor. aşağıdaki yazıları okuyunca çok güldüm sizlerle paylaşmak istedim :)

Uşşşşşş tirlediiim haaaa

osmaaaann guzuuuummm osmanııımmm ogluumm bensana meyremi alacam olum

dipcik gibisin maşallah

Ben lafimi ortaya goyarıım, isteyen gelir alııır, istemeyen birakir gaçaaar

hoşşşiik

bağa girdim yaprağa,
doyamadım sarmağa,
o yar benim olmadan..
girmem gara toğrağa ))

sıskalarda pek sinsi olur der büyüklerimiz ama bilmürük artuğ



DİLBER HALA SÖZLÜĞÜ:
* Hoşşik: Yalaka, karaktersiz, ukala
* Dinelmek: Ayakta kalmak
* Banadura: Domates
* Gındırık: Aralık
* Gıllik, gıllicik: Küçük, küçücük
* Sası: Tatsız, yavan
* Zebil gibi: Çok, gereğinden fazla
* Hatın kız: Hanım kız
* Booy boy: Eyvaah eyvah
* Bahele: Bak hele
* Çekticeği damar kurusun: Çektiği damar, soy, kurusun
* Soykası batasıca: Soyu sopu batasıca
* Zaar: Zahir, herhalde, öyle görünüyor ki
* Kele: Ayol
* Cıvır: Diri, genç
* Avel: Aptal
* Cibilliyet: Geçmiş
* Bici bici: Adana'ya özgü, nişasta, gül suyu ve buzla yapılan bir tatlı
* Gadasını almak: Derdini, belasını almak
* Zumzuk: Yumruk

bayram yaklaştıkça evdeki telaşede artıyor. temizlik programları yapıldı bile aman camları bana sildirmeyinde istediğiniz herşeyi yaparım. cam konusunda biraz korkuluyum yükseklik korkum insanların cama çıkışından inişe kadar sürüyor. bazen çığlık bilem atıyorum inin aşağı diye. delimiyim neyim bilmiyorum ama durumum bu :) evlenince ne olacak diyenlere cevabım daha henüz bu konunun araştırmasındayım :P





kitap okumalarım son hız devam en son Canan Tan dan Pireyeyi okudum. Beni acayip etkileyen bir roman oldu. herşey tam dozajında hatta en sonu hayallerin yıkımı ne bileyim bir kaç gündür etkisindeyim. bu benim biraz metafizikte fazla dolanmamdan kaynaklanıyor ama neysee... Haşimin Pirayesi... Ayşe Kulinden Vedayı okuyorum şimdi. kitaplarım netten hala gelmeyince kuzenden kitaplar topladım onların içine daldım...

yarın Arapça sınavım var bakalım nasıl geçecek.

hafta sonu hareketli birşey yapmadık. c.tesi herzamanki gibi kurs. pazarda dayımlara ziyarete. hareketli bir hafta sonu değildi yani.

bayram et yemediğim için bayagı bir zor geçecek. heryerde et kokuları. ziyaret tabaklarındaki kavurmalar ve zorlayıcı yee demeler... güçlü olmalıyım güçlü olmalıyım...

tugba

25 Kasım 2008 Salı

hafta sonundan özet...

Çalıkuşu; kendini hayran eden hikayesi ile beni düşüncelere ve hüzne boğarak bitti. bitmesine birazda üzüldüm... bir kitap insana bu kadar mı dokunur? sanırım bu kitap herzaman elime akın bir yerlerde olacak. kitaplarım hala gelmediği için Kütüphnedeki klasiklere devam. şimdilik kütüphanemde duran ve okumaya bir türlü elimin gitmediği bir kitabı okuyorum. Sergüzeşt... ve neden bu kitabı bu kadar beklettiğimi hala anlamış değilim...



hafta sonu pek birşey yapmadım.cumartesi full kurstaydım. bayrağımızı el işi kağıdıyla kopart yapıştır tekniği ile süsledik :) çok zevkliydi. bu işi çocuklara nasıl anlatmak gerektiğini rapor olarak yazıp hocaya vereceğiz. çok güzelde şarkılar, parmak oyunları falan öğrendik. patlıcanlı, ördekli ooo... :)))

pazar günü kayınvalidemlere gittim. bana etek dikeceği haberini alınca bir örnek etek götürdüm. kumaşını almış gri siyah çizgili beğendim. hemen ölçülerim falan alındı. tüüühh fazlalıklarıda saklayamadık ne yapsak acep :P... bu arada nişanlım da evde olmanın avantajı ile çiğköfte yoğurmaya karar vermiş.. bana süpriz oldu. o yoğurdu biz içleri hazırladık. çok da güzel yoğurmuş ellerine sağlık. tabii bizim gözümüz döndüğü için hemen sofraya geçince resimlerini çekemedim.

21 Kasım 2008 Cuma

ehöm ehöm

bengü çalıyor özellikle çalıyorum ne güzelde söylüyor. seviyorum ben kadını iyi söylüyor. ağız alışkanlığı... hiç dinlediniz mi?

havalar ne çabuk da soğudu. hiç bir yere çıkmıyorum bu aralar. dedim ya fişimi çektim oflineyim diye. tedavi yöntemimi de eski kitpları okumak olduğunu da söylemiştim değil mi? ilk kitap bitti. aslında iyi bir kitap ama birde sonu olsa ve yazar bazı deyatlara değinseymiş daha iyi olacakmış.
şimdi 10 yıl önce okuduğum çalıkuşuna başladım. 28 mart 1998... zaman ne kadarda çabuk geçiyor. biraz kalın kitabın yarısında tedavi edilirim belki...

Dayanamadım:
Bir kaç yeni kitap ısmarladım. birincisi şu meşhur siyah süt bende bir okuyayım dedim. biraz geç kaldım sanırım ama. Mehmet Rauftan Eylül; bu kitabıda hep merak edip bir türlü alamamıştım. Üçüncüsü de Cezmi Ersöz; Kendi kendine konuşmaktır aşk. cezmi ersözün şizofren aşka mektubu okumuştum yıllar evvel. kütüphanemde kaybomuş bir kitap. konus gelmişken bir kaç değerli kitabımı da biryerlerde kaybettim.tuu bana... zevk aldığımı hatırlıyorum kitaptan. yazarın cümlelerini de beğenmiştim. bu yüzden cezmi ersözden bir kitap seçtim. tavsiye edebileceğiniz kitaplar var mı?


bazen eser bana. eserikliyim miyim neyim. öyle kapanırım içime hayatımı biraz sorgular biraz geçmiş... biraz gelecek... Heyecanlarımı, acılarımı, hüzünlerimi, mutlu anlarımı gözden geçirip tekrar yaşarım. havalarda tam bana göre olunca bir girivereyim derleyip toparlayayım dedim içimi. bu duygu bunalımı aslında kimseye ait değil yani kimse sebep olmuyor. kendimle ilgili birşey... dedim ya eserikliyim diye... annem bazen bıktım senin bu hallerinden devamlı girip çıkıyorsun der güldürür bizi...

-------------------------------------

Eğitici Annelik:
Aslında daha evvel bahsetmişitm ama bir kaç arkadaş sorunca tekrar açıklama hissi duydum.
eğitici annelik kursu İbb nin vermiş olduğu bir kurstur. yardımcı annelik de diyebiliriz. kreslerde, yuvalarda yardımcı olarak çalışılabiliyor. hem boş vakitlerimi değerlendirmek, hem birbileziğim daha olmasını istemek hem de gelecek için bir anne adayı olarak bilgilenmek istedim. görmüş olduğumuz ünitelerde bence çok yararlı şeyler.

1.Ünite:
Eğitici Anneliğin Tanımı
Çalışma Koşulları Nelerdir?
2.Ünite:
0-12 Aylık Çocukların Gelişimsel Özellikleri Nelerdir?
3. Ünite:
1-6 Yaş Çocuğunun Yıllara Göre Gelişimi Nasıldır?
4.Ünite:
0-6 Yaş Çocuğunun Beslenmesi
5.Ünite:
Çocuklarda Tuvalet Terbiyesi Ve Cinsel Eğitim
6.Ünite:
0-6 Yaş Cocuğunun Gelişiminde Oyunun Rolü, Önemi Ve Evde Oyuncak Yapımı
7. Ünite:
Evde Ve Çevrede Güvenlik Önlemleri
8.Ünite:
Çocuk Sağlığı Hastalıklar Ve Bakımı
9.Ünite:
Eğitici Anne Çocuk İlişkileri
10.Ünite:
Eğitici Anneye Pratik Bilgiler

mesela biz şu an doğumdayız taa en başından başladık döllenmeden.
eğitici el işleri ve şarkılar öğreniyoruz. eğitim 0-6 yaş için veriliyor.

---------------------------------------------
Eskiden kalma bir boğaz yanıklığı...
yakılmış satırlar,
yakılmış hatıraların iç gıçıklaması
burnumda boğaz kokusu,
adalar vapuru,
ve üsküdar...
ve anlatılabilecek bir kaç eski yürüyüş
şarkılar, türküler...
masum bir kız çocuğu...
umutları olan ve artık büyüyen...
--------------------------------------
hani bilirmisiniz bu şiiri:
ben bir kızım ben bir deli kızım
siz ne anlarsınız siz diye devam eden bir şiir neydi bak unuttum gerisini
erzurum garında banklar üstünde diye devam ediyor.galiba böyleydi. buldum nurullah genç. şairin bahsettiği deli kız mıyım acep? :)


esereklendim gene hadi kaçtım ben :)))

tuğba

20 Kasım 2008 Perşembe

birazcık birazcık

aslında bu hafta içerisinde bir kaç birşey yazdım ama yazıyı tamamlayamadığım için yayınlayamadım.
yeni konular gelince eskilere sünger çekebilmeli insan değil mi? bu sözü hayatıma pek yansıtamıyorum ama neyse

iki haftadır üzerimden gitmeyen ve ailecek üzerimize yapışan hastalıkla uğraşıyoruz. kursları ve yapılan programları da aksatmamaya çalışınca hastalığı hepten üzerime yerleştirdim. bakalım ne zaman gidecek. bugün şöyle bir silkelendikten sonra olmaz böyle deyip makinayı, kovayı alıp evi şöyle bir geçiverdim. sonrasında fenalaşıp koltuğa düştüm ama bu bir dipnot. hastalık gitmezse onunla yaşamayı alışmalıyım. olanca bitki çaylarını ailecek içtik bitirdik, limon tüketimimiz yıllık tüketimi aştı yok yok gitmiyor bitmiyor. neyse...

dünden itibaren kütüphanedeki bir kitabı seçip okumaya başladım aslında okuduğum bir kitaptı konusunu tam hatırlayamasamda okurken zevk aldığımı hatırladım ve okumaya başladım. 2004 yılında okumuşum tarih kitabın ilk sayfasında yazılıydı. dünü yada bugünü düşüneceğime kendimi kitaplara verip başka dünyaların hislerini yaşamaya bu aralar karar kıldım.yani fişi çektim birazda öyle yaşayacağım. bu arada kitabın adı Git Kendini Çok Sevdirmeden Tuna Kiremitçi. zaten kitap bitmek üzere. bundan sonrada kütüphanedeki başka kitaba sarılacağım bu aralar kitap satın almak yerine okuduğum ve haz aldığım kitapları okuyacağım...

bu yokluğumda birkaç da film izledim.

Hancock
fena değildi ama daha güzel işlenebilirdi. Wıll Sımıth ve Charlize Theron hatrına izlenir diyorum.



Indiana Jones ve Kristal Kafatası Krallığı güzel zevkli bi filmdi.
ve bir de göl evi klasiğimi izledim. bayağıdır izlemiyordum iyi oldu.

yarın bir programım vardı iptal oldu cumarteside eğitici annelik kursu var. Kurs iyi gidiyor şarkılar öğrendik, el işinden çiçek yaptık, bilimsel bazı konular işledik. eğlenceli ve eğitici.

tuğba

12 Kasım 2008 Çarşamba

ucundan bahsedeceğim birazcık


belli başlı düzenleri olmayan cümleler sıralıyorum:

hayali bir kuştan bahsedeceğim ilk bir varmış bir yokmuş ile söze gireceğim
ya da yoldan geçen bir adamdan bahsetmek daha mı hoş?
gökyüzünden belki...
yollarımızın çok şükür ki düzene girişinden,
ki altında seçim gibi bir çapanoğlunun gezdiğininde farkında olduğumdan
(bizede yaranılmıyor mu ne!)
bu sabah minübüste magandanın birine çok sinir olduğumdan,
nerden geldiğini bilmeyen bipppppp'ten.
ayrıca bir bayanla nasıl konuşmayı bilmeyen bir bipppp'ten de!
bipler aynı kişiye ondan da bahsetmeliyim.

doğum günümün hayal kırıklığıyla geçtiğinden;
bir hışımla gardolabı boşaltıp tüm gıcıklığımla giyinirkene sonra bütün günü yorgan altında zırlayarak geçirdiğimden de azıcık bahsedebilirim aslında.
ve hala hayal dünyasında gezdiğimden,
sanırım artık büyümem gerektiğinden de bahsetsem mi acaba?

sonra;
Sevdiklerimin o gece evde toplanıp zırladığım yatağımdan beni kaldırmaları da hoştu...
hoşş zırladığım veyahut zırlatıldığım, adına zırlatmalar döktüğüm yoktu ama neyseee bundan bahsetmeyeceğim...

kendi kendime hazırladığım parti pastamın yanına birde zeytinyağlı yaprak patlattığımdan bahsedeceğim... pastanın boll vişneli olduğundan,
kerevizi hiç sevmezken şimdi çooook da severek yediğimden,
hemide artıkın kendim pişirdiğimden,
bugünde canımın çoook isteyerek yaptığı yalancı tavuk gögsünden de bahsetmeden geçemeyeceğim...

ve herşeyi zaten bahsettiğimi de bahsettiğimden artık yazımı bitirmem gerektiğinden..... bitmez bu cümle kaçtım ben....
tuğba

8 Kasım 2008 Cumartesi

Damardan girelim...



Bugün bir kez daha gördüm ki damar takılmak, ağlamak, efendime söyliyeyim sürgün bir film izlemek istiyorsanız hiççç çok uzaklarda arama. direkt aç bir türk filmini şöyle yeşil çamdan olsun ama millet görsün oyunculuğu, kurguyu, göz yaşını hüngür hüngür hemide öyle ilaçlısından değil tıpa tıp gerçeğinden...

bugün ismi lazım değil kanalın birinde hıçkırık adlı bir türk filmi izledim. haydi dedik izliyelim söylemesi ayıp çok seerim yeşil çam filmlerini. türkan şoray, ediz hun, kartal tibet birde hülya koçyiğit filmlerini. neyse izlememişiz uzun zamandır mevzuyu tam kesitemiyoruz. Annemle yorum yapıyoruz bu böylemiydi yok şöyle olmuştu galibasına... anacığım film bir damar yaptı. yeşilçamın idaalı damarlarındandır herhalde. vera acı... hülya koçyiğit maşallah sülün gibi bir genç kız o zamanlar. (aramızda hala öyle) ediz hun desen gencecik yakışıklı tu maşşallah... filme mi konsantre olayım iki insanın güzelliklerine mi bilemedim. velhasılı kelam eğer damardan takılmak istiyorsnız açın bir hıçkırık filmi izleyin görün damarı... filmin sonunda... hülya koçyiğit veremden ölüyor.. ediz hunla birleşemiyorlar. en azından onun kollarında bir gün batımında ölüyor ( manzara şahaneydi). ayyy ölümleri bile romantikmiş bu yeşilçamın...
replikler bile aklımda;
-Kenan sen mi geldin Kenann.. öhöhöhöhö yastığı kan olur...
_Evet benim Nalan..
Galiba bu repliklere ben lisede de takılmıştım....
diplinot: yazdıklarımda dalga yoktur.

Aslında yazma işini yarın yapacaktım bugün bir kaç pasta kreması tariflerine bakıp çıkacaktım ama dayanamadım... yarın hayatımın çeyreğine adım atıyorum da. bir pasta evde bulunsun neme lazım belki kendime süpriz doğum günü tertiplerim :P hayat ne kadar çabuk geçiyor... 100 ün çeyreği.... buradan yarın ki doğum günümü efendim kendi kendime kutlarım :)
tuğba

7 Kasım 2008 Cuma

ehömm



efedim gene birkaç günlük kaçamak yapıvermişim ama neyse çaktırmadan deyatlara giriyorum :)
yukarıdaki amigurimiler sevgili betül abladan (http://orguoyuncaklar.blogspot.com/)bana gelen hediyeciklerdir. harika şeyler el emeği göz nuru. betül ablaya teşekkür ederim. beyaz tafşanın adını elif berra ile koyduk. Adı kartopu. aslında berra kendi dünyasına göre bir isim seçmişti ama bu isme onu ikna edebildik :) kabul etmedi yok dedi başka isimde ısrar etti. sonra aaaa ben buldummm Kartopu olsun dedi ne güldüm :)) akıllı yiğenim benim.

bu hafta nihayet eğitici annelik kursum başlıyor. yogun olduğumda çok mutlu oluyorum. delimiyim neyim:P



Dün ani bir misafir baskını ile karşı karşıyaydık. sabahtan haber verilen misasfirlere öfleyip püfleyip yaa anne mönü daha belli değil niye erken haber vermiyorlar diye söylenirken annem kısmen mönüyü hazır etmişti bilem. temizliği ben haledelim sen marş marş mutfak dedi dünyaları bana verdi:)))) turşular, mantarlar, karadenize has dible yapılmak için bekleyen lahanalar mutfakta bekletiliyordu. bana hemen mutfağa girip son randımanda çalışıp iyi bir mönü hazırlamak kalıyordu. bana tefavuk olmuş herhalde akşamdan ayva tatlısı kaynatmıştım tam üstüne denk geldi. markete çıkıldı eksik birşeyler tamamlandı. ayva tatlısı için kaymak alındı tabiiki tazesinden miss kimi kokanından. heheh buzlukta sarılmış börekler vardı malum olmuş malummmm onuda pazar gününden sarmıştım bulunsun diye. biraz daha yufka alınıp başka bir börek yapıldı. yawf fotograf makinam nişanlımda kaldı resimleri de çekemedim telefon kamerası ile idare ediyorum. birde misafirler beklenenden çok gelince tam pişti olduk. hehhehe ama ben ve mutfağım hazır ve de nazırdımmm.....
Mönümüz;
yukarıdaki resimde görüldüğü üzere Ayva tatlısı
Fasülye turşusu kavurması (karadeniz usulu)
Mantar kavurması (tavuk mantarı giresunun dağlarından toplama)
Dible( bol yarmalı)
Patatesli gül böreği
Fırında peynirli sigara böreği
Zeytinli açma
Elmalı kurabiye

Yüzümüzün akı ile çıktık çok şükür.

ayva demişken geçen yıl fellik fellik aradığım ayva bu yıl heryerde ve ucuz. muthiş tatları var. hemencik pişiveriyorlar. Bu demek oluyorkiiii bu kış bol bol ayva tatlısı yicezz oleyyyyyy

tugba

4 Kasım 2008 Salı

Pazar Ertesinden Salı'ya geçerken!




Efendim aslında pek de fazla birşey söyletmiyor resmimiz. hayat işte çay misali biraz sıcak, biraz ılık, biraz soğuk eriyip gidiyoruz bu derya içinde. Önemli olan yaşadıklarımızdan ders almak ve hayatımızın şekeri erimeden günlük güneşlik, huzurlu sakin bir yaşamı sevdiklerimizle paylaşmak. der noktayı da bugece itibari ile koyarım NOKTA yahuuu..

NOt: ayy çok yazasım var aslında şöyle edebiyat parçalayıvereym diyorum ama bu sözün hakkını yerim diye susturuyorum kendimi ZORLAA... içimde bir pırpırlılık var (ne biçim bir terim buuu) hayırdır inşaallah...

tuğba

30 Ekim 2008 Perşembe

takıldığım bir kaç film...


(Dün akşam izlediğim)

bazı filmere takılıyorum birz zamn geçtimi illaki izlemnek geliyor içimden. yalnız kalmaklı ışığı kapatmalı ve filmin atmosferine kendimi kaptırmalıyım. dün akşamda öyle yaptım benim klasiklerden birini koydum dvd ye odanın ışıklarını kapadım ev ahalisi başka odada mesken kurmuşlardı zati işime geldi. açtım en sevdiğim filmlerden birini. ben izledim film devam etti film devam etti ben izledim.. kalsiklerimin yanına konuverdi bir daha ki severe izlenmek üzere hoşçakalın diyerek. o filmerden birkaç tanesi;



çok gülüyorum kaynanaya...



kadınların mantalitesine hayranım...




acayip romantik...


tarif edemediğim bir duygu aslında gerilim filmlerinden ve bu tür filmlerden acayip tırsarım ama bu filmi çok seviyorum...


iki ünlümüzde acayip oynamışlar...

ve bunun gibi zevk aldığım bir kaç film daha mesela haryy potter serisine de bayılırım. çocuk ruhluyum birazcık... itiraf ediyorum sanırım biraz da keanu reeves ve sandra bullock hayranıyım :P ama iyi işlere imza atıyorlar ne yapayım yahuuu! :))

tugba

29 Ekim 2008 Çarşamba

...



bugün temzilikle günümü tamamladım. geçen yağmurda odamı ufak bir sel basınca tüm halı ve çeyizciklerimin bir kısmı ıslanmıştı. odanın yarısı diğer yarısına taşımıştık. bugün bu karışıklığa bir son vermek için kolları sıvadım herşin tozu alındı silindi süprüldü. yerlerine yerleştirildi. bir çarşaflarım kaldı. onlarıda değiştirdimi işimiz tamam. ama çok yoruldum biraz ara vermeli dedim girdim nete.

bugün arapça kursumuz yoktu. aslında haftada sadece iki gün keşke hafta içi hergün olsa. zaten 9 dan 12ye kadar gün bitmiyor. erken kalkıyorsunuz taze taze bilgiler beyne giriyor. ve acayip zevkli geçiyor. ilk kuru tekrar ettiğim için şu an zorluk çekmiyorum. tekrar ediyorum konuları. artık ikinci dönem bakacağız el mi yaman bey mi. ama bu hoca ile ben bu işi kıvırırım gibi geliyor.

dün akşam mutfağa girdim teorik olarak bildiğim ana yemek işini artık pratiğe vurmaya çalışan ben iyi iş çıkardım. zeytinyağlı güzel bir kereviz yemeği yaptım. annem bayıldı. birde bulgur pilavı. onun tuzunu kaçırsamda pilava patates ekleyerek bu sorununda altından geldik anneler sağ olsun demi. dün akşam çaya misafir vardı. geç haber verdikleri için hemen kakaolu puding yapıp bisküvilerle buluşturdum. yazdan buzluğa attığım çilekleride aralarına koydum müthiş birşey oldu. hemen tüketildiği için maalesef resmetmeye vaktim olmadı:)

bu sıralar biraz agresifim pozitif düşünen ben gayet negatifim. başımda hergün çok ağrıyor havalardandır diyerek üstünde pek durmuyorum.

günü nasıl bitirsem;
bu akşam avrupa yakası var. oradaki halaya bayılıyorum. osmannnnnnnnnnnnnn diye bağırıyor ya. akşama onu izleyebilirm ama gün biterken ne yapmalıyım.
belki dvdye bir film koymalıyım ve beni sakinleştirmesini beklemeliyim.
sinemaya mı gitsem... gösterimde güzel film var mı?
yada sahile mi atsam kendimi günün bitimini izlemek için ama geciktim sanırım bunun için. en iyiysi meyvemi kucağıma alıp ayaklarımıda koltuğa uzatıp dvdye bir film koymak ve hoş çakal bir güne daha diyip bu günü bitirmek.

aslında şu aralar pek birşey yok! hayattaki arayışıma devam...

tugba

28 Ekim 2008 Salı

geldik beyawww



işte geldik. üzücü bir ayrılıktı. resmen evlerimize kilit kondu. düşünsenize dışarı çıkamıyorsunuz içeri giremiyorsunuz. feci birşeydi. komşulara kahveye gidemedim yahuuu....

bu bir kaç gün ayrılıkta yazamadım yazamadım anladım ki taşacagım gittim http://tugbatugba.blogcu.com/ adresime yazdım. Baktım Türkiyedeki herkez birşeyler yapmaya çabalıyor. Bir sürü laf birikti, yaşantı birikti, olay birikti bir yerlere yazmassak çatlayacağız. facebook larda formlar açıldı millet davalardan bahsetti. sesimizi duyurabildiysek ne ala ki duyurabilmişiz kiiii açılmış evlerimizin kilitleri. ohhh şöyle keyifle bir kahve içmeli şimdi. kurulayım şözlonguma başlayayım evimin tozlarını almaya....
çok seviyorum ben burayı yahuuu

aa birde ne varrrr;

Elif Berra ile başlayan Yumurcak tv evimizin favori kanllarından biri olmuştu. bunun bir gün hayatımda beni rahatlatmak ve mutlu etmekten başka yararının olabileceğini hiç düşünmemiştim. ama oldu :)
sevgili betül (http://orguoyuncaklar.blogspot.com/ ) arkadaşımızın düzenlediği bir yarışmayı kazanmışım. hayatımda ilk defa bir yarışma kazanıyorum. bu beni çok mutlu etti. Hediyelerim gelsin sayfa sayfa yayınlayacağım. Burdan kendisine teşekkür ederim.

herkese sevgiler
tuğba

23 Ekim 2008 Perşembe

Bir kaç Dedikodu



Ev hayatına alışmaya çalışan ben boş vakitlerimi değerlendirmek için, kişisel gelişimime katkı sağlayacak alanlara yönelmeye karar verdim.

geçen dönem Arapça kursunun birinci kurunu bitirdikten sonra ayağımı çatlatıp alçıya alınınca ikinci kurun bir kaç dersinden sonra derslere gelememiştim. maalesef bu yıl arkadaşlarım 3. kurdan devam ediyorlar. ikinci kur da bu yıl ikinci dönemde açılacağı için, ikinci kuru bekleyeceğime birinci kuru tekrar almanın daha sağlıklı olacağına karar verdim. çift dikiş olacak ama biz ona pekiştirme diyelim :P




ikinci eğitimim de hayatımda herzaman işime yarayacak olan Eğitici annelik dersi.
Yardımcı annelik de diyebiliriz. 364 saat ders görecekmişiz. yuvalarda ve kreşlerde de staj yapacakmışız.

Eğitici Annelik Derslerinin İçeriği ve Konu Başlıkları da aşağıda;

1.Ünite:
Eğitici Anneliğin Tanımı
Çalışma Koşulları Nelerdir?
2.Ünite:
0-12 Aylık Çocukların Gelişimsel Özellikleri Nelerdir?
3. Ünite:
1-6 Yaş Çocuğunun Yıllara Göre Gelişimi Nasıldır?
4.Ünite:
0-6 Yaş Çocuğunun Beslenmesi
5.Ünite:
Çocuklarda Tuvalet Terbiyesi Ve Cinsel Eğitim
6.Ünite:
0-6 Yaş Cocuğunun Gelişiminde Oyunun Rolü, Önemi Ve Evde Oyuncak Yapımı
7. Ünite:
Evde Ve Çevrede Güvenlik Önlemleri
8.Ünite:
Çocuk Sağlığı Hastalıklar Ve Bakımı
9.Ünite:
Eğitici Anne Çocuk İlişkileri
10.Ünite:
Eğitici Anneye Pratik Bilgiler


Tabiiki İş aramalarım son hız devam ediyor.

öhömm köhöömmm heyo yaşasın sonunda öğrenci AFfı çıktı biraz ızdıraplı bi çıkış olsada Allah Kerim diyip aftan yararlanacağım. daha detayları öğrenmedim onlarıda hemen halletmem gerek...

ehliyetim hala elime geçmedi yahu bir an evvel alsamda havuza milleti ben götürsem. bu arada yüzmeye başladım. ohh kış geldi herkes evlere çekilmiş rahat rahat kulvarlarda yüzebiliyoruz. yazın çok kalabalıktı kulvarda yüzecek yer bulamıyorduk.

bu hafta sonu çok sevdiğim canım adaşım güzel arkadaşımı tugba'yı evlendiriyoruz. kendisi liseden arkadaşım olur. onunla tanışmamız yılsonu tiyatro grubunda olmuştu. daha doğrusu samimiyetimiz. çok güzel şeyler yaşadık. canım arkadaşım İnşaallah mutlu olursun. tevafuk aynı gün başka bir arkadaşın daha evlendiğini duydum. ne oluyor yahuu :)))) komik bir ilişki var ama burada anlatamayacağım :)))) kader işte :)) ben hala nişanlı nişanlı geziyorum herkesi evlendirdikten sonra evlenirim artık bu arada ben nişanlanalı kaç yıl oldu yahuuuu heheheheheheh :))))))) şaka bir yana İki Çiftinde Evliliklerini Rabbim hayırlı kılsın. heh bir düğün haberi daha aldım onuda burdan tebrik ediyorum :)))




bu hafta sonu Ankara yolculuğu olabilir olmayada bilir bilmiyorum henüz çok kararsızım. Ankara İstanbul'a hiç benzemiyor. daha bir düzenli. herşey yerli yerinde. göllü bir parkı var neydi adını hatırlayamadım orası çok güzel ve bende çok güzel hatıraları var. gölü yapay da olsa (ki yalnışım varsa düzeltin) çok güzeldi. çimler, ağaçlar harikaydı dinlenmek için muazzam bir yer. sırf orası değil başka parklarını da gezmiştim (adını unuttum) çok güzeldi. bir de mevsiminde gitmiştim yemyeşil harika. Memur şehri derler Ankara için. metrosuda güzel bizim çok eskiden kullandığımız kartları kullnıyorlardı hala öylemi bilmiyorum. o kartları görünce çocukluğum gelmişti aklıma.tertipli güzel bir yer. İstanbul öyle değil biraz oradan çıkma biraz buradan bükülme var. ama ne olursa olsun İstanbul derim başka birşey dememmm. ay çok konuştum ama başkent yani konuşmazsam ayıp olurdu. ;)

tuğba

20 Ekim 2008 Pazartesi

favoriler






Bu Hafta sonu kendimi ablamın evindeki bir odaya kapatıp kendi kendime internetten dizi izleme partisi yaptım. İyi de oldu heroes'in 2 sezonunu birden bitirip yayınlanan tüm bölümlerini izlemiş bulundum. içimden bir ohh dedim gitti. bir şeye eğer takılıyorsam onu bitirmeden ömrü billah başından kalkmak istemiyorum. işte izlediğim ve tutukunu olduğum başka diziler





Lostun sezon bölümleri çok daha fazla. sezonlarını bitirmek için gece gündüz internet başında en kısa sürede nasıl bitirilir yarışması yaptım kendi kendime...
şu an 5. sezonun başlamasını ip ile çekiyorum....




Büyük bir zevkle izlediğim başka bir dizi daha The O.C bu diziyi internetten değil e2 kanalından izliyorum.



Çok gülüyorum bu kadınlara :))




ve son kurbanım....

12 Ekim 2008 Pazar

yazdım sildim geldim gittim geldim mi acaba derken yazıverdim...

Kayboldum...
kaybolmuşluğun kayboluşuyla sessiz sedasız kimselere görünmeden buralarda dolaştım.
sayfayı bir açtım bir kapadım bir açtım bir kapadım ve bu binlerce kez tekrarlandı...
yazamadım...
nasibimde yazmamak varmış meğersem dedim ve sustum
bir ramazan ve bayram geçirdim
üstüne de bir kaç hafta içtim...
tekrar açtım tekrar kapadım tekrar .. derken yine devam etti...
şimdi buradayım
yazıyorum...
bazı bazı yine hayat hesabı yaparken hissettim kendimi kapattım yine tüm dosyayı fırlattım bir yerelere...
ah benim planlı yaşama isteğim bir gün beni öldürecek... diyip son noktayı da koyuverdim....
bu yazı sonunda silinecek mi bilemiyorum ama yazıyorum düşünmeden...

bir özet geçmek gerekirse;

_ eve hala alışamadım insan çalışmayınca benim bildiğim uyurdu onu da günlerdir yapıyorum canım sıkıldı kitap da okuyorum ondan da sıkıldım başka uğraşlar bulmam gerekiyor ama ne??? bir kaç tavsiyeye ihtiyacım var sanırım....

_ iş başvuruları son hız devam ediyor. ince eleyip sık dokuyorum cvmi heryere yollamaktansa orayı ıncık cıncık edip öyle yolluyorum. bu konuda ne yapmam gerekiyor bir tavsiye daha...

_ buralardan ayrı kaldığım sürede bir çok davete gittim. bolca misafir ağırladım. tabii bu bayram için de geçerli...

böyle devam etti işte...

bugün iki güzel insanla tanıştım. onlarla yemek yiyip sohbetler ettik. uzun bir yürüyüş yaptık. yağmurun yağmması da bir hikmetti doğrusu.

acaba beni harekete geçirecek bir formulünüz var mı lale ablaya mı danışsam onun yaşam enerjisine hayranım...

şimdilik benden kısa kısa bu kadar...
tuğba

9 Eylül 2008 Salı

HAFTA SONU VE SÜLEYMANİYE...





Haftasonu dışarı çıkmak kadar nereye gitmekte şu aralar bayağı bir zor oldu. malumunuz Ramazan ve gidilecek her mekan hınca hınç kalabalık.
bizde nişanlımla aksarayda buluşup sırtımızı tranvaya verdik mi gidilecek yer buluruz diye çıktık yola en sonunda kalabalıktan kaçmanın bir yolunu bulduk saldık kendimizi İstanbul üniversitesinden aşağı Haydi ileri istikamet Süleymaniye. sabah açıköğretim sınavının olduğu sokaklardaki çöp kağıt birikintilerinden belli oluyordu. yazık dedim ağaçlarıma çöp oldup gittiler.

beyazıt ve civarından uzak sessiz sakin sokaklarda yavaş yavaş yürüdük. sessizliği dinginliği dinledik yaf nekalabalıkmış ortalık... hanggi fakültelerde sınavlara gidiğimi konuştuk hemen hemen hepsinde aösınavına girmişim yahu kah da binaların tarihinden bahsede durduk.


Süleymaniyeye vardığımızda ilk işimiz yemek olayını halletmek oldu. e süleymaniyeye neden gitik tabiiki meşhur kuru fasülyesini yemek için. ünlü Ali Babada zar zor yer bulurken camiiye de gelmişken bir kolacan edelim dedik. bayağı bir tadilata alınmış. minare iç kısmı namaz için bile az bir bölüm bırakılmış.
bahçesi çok güzel ferah ama oldukça bakımsız belkide tadilatta diyemi yoksa hep mi öyle bilemiyorum. uzun zamandır gelmemiştim.



Kuru fasülyedemişken buranın kuru fasülyesi çok meşhurmuş. bir sürü küçük küçük dükkanlar var önleri alabilidğince masa ve hepsi tıklım tıklım dolu hepsinde de kuru fasülye ana yemek. ve inanmayacaksınız millet rezervasyonla geliyor. biz şükrettik yer bulduğumuza. aslında nişanlım bir kaç yıldır hadi gidelim der ama ben tabuldot yemeklerden dolayı kuru fasülyedenpek haz etmediğim için gitmezdim. ama çok şükür ev yemeklerine alışınca razı oluverdim. iyiki de olmuşum tam bana göreydi. özlü zeytinyağlı iri taneli :)


güze bir akşamdı kuru fasülyelerin yanında mumumuz eksikti ama olsun. servis ve müşteri memnuniyeti bir harikaydı. nasıl arı gibi çalıştılar şaşakaldım. cacıklarıda güzeldi. birde çömlekte yogurtları vardı ama ondan tadamadım gözüm kaldı bir dahaki gidişimde tadacağım nasip olursa.
İstanbulun bir köşesinden daha göz kırptım gökyüzüne ...
tugba
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...